İtalya’nın Dolomitler bölgesindeki en büyük buzul olan Marmolada, 2040 yılına kadar tamamen yok olabilir.
İtalya’nın Dolomitler bölgesindeki en büyük buzul olan Marmolada, 1888 yılından bu yana yüzey alanının %80’inden fazlasını kaybetti. İtalya’nın kuzeydoğu sıradağlarının en yüksek zirvesi olan Marmolada, ‘Dolomitlerin Kraliçesi’ olarak biliniyor. Dolomitler, İtalya’nın kuzeybatısında Avusturya sınırında yer alan, Güney Alpler ya da Güney Tirol diye bilinen bölgede dağlık bir yöre. Dolomitler’in en büyüğü olan Marmolada Buzulu ise kışın kayakçılar, yazın ise dağcılar için popüler bir nokta. ‘Buzulun yüzeyinin 70 hektarının son beş yılda yok olduğuna ve bunun 98 futbol sahasına eşdeğer bir alana tekabül ettiğine’ dikkat çeken bilim insanları, buzulun geleceğinin karanlık olduğu konusunda uyarılarda bulunuyor. Bilim insanlarına göre, günde 7 ila 10 santimetre eriyen Marmolada Buzulu, 2040 yılına kadar tamamen yok olabilir! Bilimsel ölçümlerin başladığı 1888 yılından bu yana buzul bin 200 metre geri çekildi. “Marmolada Buzulu ölüyor ve üzerini örterek kayak pistlerini korumayı amaçlamak terapötik bir inatçılık,” diye konuşan Legambiente sözcüsü, buzulun artık ‘geri dönüşü olmayan bir koma’ içinde olduğuna dikkat çekti. İtalyan Buzulbilim Komitesi Başkanı Marco Giardino ise, “Veriler, Marmolada’yı tüm Alp Buzulları’nın çektiği acıların simgesi haline getiriyor. Buzul gövdesi yetersiz besleniyor ve aynı zamanda iklimsel baskı ve insan müdahalesinden muzdarip,” açıklamasında bulundu. 136 yıl önce yapılan ölçümlere göre, yaklaşık 500 hektarlık bir alana yayılan buzul, 700 futbol sahası büyüklüğündeydi. 1888’den bu yana %80’den fazla alan kaybı ve %94’ten fazla hacimsel kayıp kaydedildi. 2024 yılında ölçülen maksimum kalınlık ise 34 metreydi. Uzmanlar, yüksek rakımlarda buzun hızla eriyerek yerini beyaz kayalardan oluşan bir çöle bıraktığını söylüyor.
Yeni tür iklim davaları ortaya çıkıyor
Yeni yayımlanan rapor için Oil Change International ve iklim araştırma kuruluşu Zero Carbon Analytics, Columbia Üniversitesi veri tabanından veri çekerek dünyanın en büyük 25 fosil yakıt üreticisinin sanık olarak adlandırıldığı davalara odaklandı. Yazarlar, bu şirketlere karşı her yıl dünya çapında açılan dava sayısının, Paris Anlaşması’nın imzalandığı 2015 yılından bu yana neredeyse üç katına çıktığını, 86 davanın açıldığını ve 40’ının halen beklemede olduğunu tespit etti. Rapor üzerinde çalışan Oil Change International araştırma ve savunuculuk grubundan kampanya yöneticisi David Tong, “Hiçbir büyük petrol ve gaz şirketi iklim kaosunu önlemek için asgari düzeyde çaba gösterme sözü vermiyor; bu nedenle topluluklar onları mahkemeye veriyor,” dedi. Davalar; şehirler, eyaletler ve diğer hükümet kuruluşlarının yanı sıra çevre grupları, yerli kabileler ve bireyler tarafından da açıldı. Bunlardan 50’si ABD mahkemelerinde, 24’ü Avrupa ülkelerinde, beşi Avustralya’da ve dördü de Nijerya’da açıldı. En çok dava ise - bu alandaki davaların %38’i - iklim zararları için tazminat talebi üzerinden açıldı. 2015’ten bu yana 33 dava açılırken, bunların 30’u 2017’den sonra işleme kondu. London School of Economics Grantham Enstitüsü’nden araştırma görevlisi Noah Walker-Crawford, Salı günü yaptığı basın toplantısında, bu vakalardaki artışın temel nedeninin ‘bilimin ortaya koyduğu verilerin çok daha net hale gelmesi’ olduğunu söyledi. Henüz hiçbir fosil yakıt şirketi iklim zararlarını ödemeye zorlanmadı ancak potansiyel yükümlülükler çok büyük; önceki raporlar, sektörün en büyük kirleticilerinin kaybedilen evler, geçim kaynakları ve altyapıdaki trilyonlarca dolardan sorumlu olduğunu tahmin ediyordu. Yeni tür iklim davaları da ortaya çıkıyor. Bu yıl, iklim felaketlerinin kurbanları ve STK’lar, Fransız petrol şirketi CEO’su ve yöneticilerine karşı Fransa’da dünyanın ilk cezai iklim davasını açtı. Davada sanıkların iklim kaynaklı felaketlerin kurbanlarının ölümlerine katkıda bulunduğunu iddia ediliyor.
Dünya ormanlarının yok edilmesiyle bağlantılı ürünlerin ithalatını yasaklayan yasa
Brezilya hükümeti, Avrupa Komisyonu’na yazdığı bir mektupta, dünya ormanlarının yok edilmesiyle bağlantılı ürünlerin ithalatını yasaklayan yasanın Brezilya’nın Avrupa Birliği’ne ihracatının neredeyse üçte birini etkileyebileceğini söyledi. Reuters’in haberine göre, Avrupa Parlamentosu’nun 2022’de kabul ettiği yasa, geçen yıl Haziran ayında yürürlüğe girerek şirketlere uyum sağlamaları için 18 ay süre tanındı. Yasa; soya, sığır eti, palmiye yağı, kahve, kakao, kauçuk, ahşap gibi ürünler için geçerli. Tarım ve Dışişleri Bakanları tarafından imzalanan mektupta, “Brezilya, mevzuat kapsamındaki ürünlerin çoğunda Avrupa Birliği’nin ana tedarikçilerinden biri ve bu, topluluk bloğuna yaptığımız ihracatımızın %30’undan fazlasına karşılık gelmekte,” denildi. Kalkınma, Sanayi ve Dış Ticaret Bakanlığı verilerine göre Brezilya’nın bu ürünlerdeki ihracatı 2023 yılında 46,3 milyar dolara ulaştı. Hükümet, Avrupa Birliği yasasının ihracatı 15 milyar dolar azaltabileceği tahmin ediyor.
Seyfe Gölü Tabiatı Koruma Alanı’na yeni sınır
Kırşehir'in Mucur bölgesinde bulunan Seyfe Gölü Tabiatı Koruma Alanı'nın sınırları yeniden tespit edildi. Konuya ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı, Resmi Gazete'de yayımlandı. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan imzalı karara göre, Kırşehir'in Mucur ilçesi sınırları içinde bulunan Seyfe Gölü Tabiatı Koruma Alanı’nın sınırlarının yeniden belirlenmesine Milli Parklar Kanunu gereğince karar verildi. Kararda, alanın yeni sınırlarını gösterir harita ile koordinatları da yer aldı.